FİNANSAL KAYNAKLARA ERİŞİM, TEŞVİKLER VE RİSK YÖNETİMİ ÇALIŞMA GRUBU

DÖVİZLİ SÖZLEŞMELERİN TL'YE ÇEVRİLMESİ

TPKK 32 Sayılı Karara İlişkin 4. Maddesine yapılan ekleme ile tarafların kendi aralarında yapacakları sözleşmelerde tutarları döviz cinsinden ya da dövize endeksli belirlemelerini yasaklayan 85 no.lu Cumhurbaşkanlığı kararı hakkında görüş ve önerilerimiz;

13/09/2018 tarihli 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar ile 32 sayılı Kararın 4’üncü maddesine ekleme yapılmış olup, 13/09/2018 tarihi itibariyle Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında kendi aralarında yapacakları sözleşmelerde, bedelin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak belirlenmesi kararlaştırılamayacağı ifade edilmiştir.

Söz konusu karar ile yine 32 sayılı Kararın 4’üncü maddesine geçici bir madde eklenerek, yürürlük tarihinden itibaren 30 gün içerisinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmeler de dahil olmak üzere bedellerin Bakanlıkça belirtilen haller dışında, Türk parası olarak belirlenmesi gerektiği ifade edilmiştir.

  1. Anayasa’nın 48.maddesi uyarınca herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyeti teminat altına alınmış olup, bu husus Borçlar Kanunu 99.maddesi hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde düzenlemenin mevcut sözleşmelere değil, sadece yürürlük tarihinden sonra yapılan sözleşmeleri kapsaması gerekmektedir. Geriye dönük sözleşmelerin yenilenmesi taraflar arasında daha önce belli bir ticari ortak noktada oluşturulan ve mutabık kalınan şartların bozulmasına neden olmakla birlikte taraflar arasındaki ekonomik çıkarları da zedeleyecek niteliktedir. Böyle bir değişiklik sonrasında sözleşme taraflarından birinin lehine olan uygulama diğer tarafın aleyhine işleyebilecektir. Örneğin; geçmişte döviz cinsinden yapılan bir sözleşmede TL’ye geçilmesi durumunda hangi kurdan TL’ye dönüleceği belirli olmamakla birlikte taraflar arasında yeni sözleşme hüküm ve koşullarının belirlenmesi konusunda ihtilafların oluşması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla mevcut sözleşmelerin değiştirilmesi zorunluluğunun ortadan kaldırılarak söz konusu düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra yapılan sözleşmelerde uygulanması hem ticari, hem de hukuki açıdan daha uygun olacaktır.

  2. Ticari hayatın devam ettiği bir ortamda mevcut sözleşmelerin koşul ve şartlarının gözden geçirilmesi ve taraflar arasında tekrar müzakere edilerek anlaşmaya varılması için belirli bir zamana ihtiyaç bulunmakta olup, kararın yürürlük tarihinin yayınlandığı tarihten sonra olmak üzere “bakanlıkça belirlenen hallerin” ortaya koyulmasından en az 180 gün sonraya uzatılması daha makul olacaktır. Özellikle döviz cinsinden fiyatlama mekanizması olan şirketler açısından yeni sisteme geçiş ve uyum noktasında ekstra bir çalışma ihtiyacının olduğu açıktır.

  3. Sözleşmelerin kapsamına ilişkin “Bakanlıkça belirlenen hallerin” tereddüt yaratmayacak bir şekilde açık ve detaylı olarak diğer kanunlarla konuşacak şekilde ortaya koyulması; taraflar arasında bir mutabakata varılamaması halinde uygulanacak yöntemin de belirlenmesi gerekmektedir. Zira şirketler açısından yeni sisteme geçiş ve uyum noktasında yapılacak çalışmalar bundan sonra netlik kazanacaktır.

  4. Yeni düzenlenecek sözleşmeler için Damga Vergisi kanununda geçici bir istisnaya yer verilmesi oldukça önemlidir. Sözleşmelerin yenilenmesi durumunda vergi doğması muhtemel olup, karar kapsamında değiştirilen sözleşmeler için tek seferde mükerrer vergi ödenmesi söz konusu olacağı için şirketlere ek maliyet yaratacaktır.

  5. Kararın yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlanmış (yani malın teslimi ve hizmetin ifası gerçekleşmiş) işlemlerde döviz cinsinden veya dövize endeksli ödemenin, 30 gün ile sınırlı olmaksızın, mümkün olduğu açıkça belirtilmelidir.

  6. Karardaki “sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri” ifadesi ile sözleşme bedeli dışında aynı sözleşmeye istinaden alınan döviz cinsinden teminatlar, depozito veya cezai şart ve benzeri yaptırımların da Türk Parası olarak belirlenmesinin gerekli olup olmadığı netleştirilmelidir.

  7. İmalatçı Şirketlerin İhracatlarına aracılık eden Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin “ihracata aracılık faaliyeti” kapsamında yaptıkları tüm döviz cinsinden veya dövize endeksli işlemlerin detaylandırılarak (mal-hizmet alım-satım, navlun, reklamasyon, komisyon, ardiye, depolama, gümrük resim harç vb. tüm işlemler) istisna kapsamında değerlendirilmesi önerilmektedir. ihracat sayılan satış teslimlerle ilgili sözleşmelerin bu düzenlemenin kapsamı dışında tutulduğunun netleştirilmesi faydalı olacaktır.

  8. Dış ticaret hacmi olan şirketlere, özellikle satışlarının önemli bir kısmı yurtdışına yapılan ya da girdilerinin önemli kısmı yurtdışından ya da dövize endeksli fiyatlarla yurtiçinden temin edilen şirketler için faaliyetlerinin önemli kısmı döviz bazlı olduğu dikkate alınarak sözleşme serbestisi tanınması önerilmektedir.

  9. İkiden çok taraflı sözleşmelerde taraflardan birinin yabancı olması halinde sözleşmenin döviz cinsinden yapılmasının mümkün olacağı açığa kavuşturulmalıdır.

  10. Serbest ticaret bölgelerinde kurulan veya bu bölgeler üzerinden faaliyet gösteren kuruluşlarla yapılan sözleşmelerin Karar’ın kapsamında yer alıp almadığı netleştirilmelidir.

  11. 17/09/2018 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan basın duyurusunda da yer verildiği üzere; 32 sayılı Karar’ın döviz kredilerinin kullanımını düzenleyen 17 ve 17/A maddeleri uyarınca herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın döviz kredisi kullanma imkanı olan ve hali hazırda döviz cinsinden kredisi olan şirketlere döviz cinsinden yükümlülükleri dikkate alınarak, döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşme yapma serbestisi getirilmelidir.

  12. Yurt dışından temin edilen mal ve/veya hizmetlere ilişkin (yurt dışından herhangi bir uzman veya insan gücü desteği temin edilmesi dahil) veya yurt dışından ithal edilen her türlü mal ve/veya hizmetlere ilişkin sözleşmeler Karar’dan tamamen istisna tutulmalıdır.

  13. Şirketlerin yurtdışında göreve gönderdikleri kendi çalışanlarıyla olan döviz cinsinden sözleşmeleri kapsam dışında tutulmalıdır. Bu sözleşmelerin “TL” ye dönüştürülmesi, yurtdışında döviz cinsinden yaşam masrafları olan bir çalışana maaşının azalması olasılığını da barındırır. İş Kanunumuz uyarınca ücrette indirim yapılamaz. Bu nedenle bu tür ücret sözleşmelerinin kapsam dışında tutulması gerekmektedir.

  14. Yurtdışında yerleşik kurumların Türkiye’deki şubesi, işyeri ya da iştiraki ile yapılan sözleşmeler kapsam haricinde bırakılmalıdır.

  15. Özellikle taşımacılık sektörünün kapsam dahilinde olmadığı düşünülmekle birlikte; konu net olmadığından, uluslararası nakliyat/lojistik ve denizcilik ve denizyolu taşımacılığı sektörlerinde faaliyet gösteren
    şirketlere istisna tanınmalıdır.

  16. Yurtdışından temin edilen yazılım lisansları ile bilgi teknolojileri için Türkiye’de yerleşik aracı firmalar ile yapılan sözleşmeler kapsam dışında bırakılmalıdır.